14 Şubat 2013 Perşembe

Dişi topraklar



Toprak ana, devlet baba…
Gündelik hayatta, her kesimden insan, çok sık kullanır bu tamlamaları…
Birçok sosyal bilimci, sömürü ve istismarın, dilsel öğelerle sürekliliği sağladığını, geniş toplumsal halk kesimlerine kendisini kabul ettirdiğini, olağanlaştırdığını söyler.
***
Toprak ve kutsal ruh…
İlk devletin ortaya çıkmasının biricik nüvesidir kutsal ruh… Erken sülale, Erken Devlet, Rahip Devlet, Tanrı Devlet… Hepsinin temel yapı taşıdır…
Toprak ise, oldum olası, kutsal ruhun döllediği, kutsadığı, kuşattığı, içine girdiği, fethettiği, edilgenleştirilmiş yeryüzü…
       Kutsal ruh göklerde, toprak ana ise yerde…
***
Kutsal ruh baba, toprak da ana…
İşte ta o dönemlerden bu yana, topraklara nüfuz etmeyle şekil değiştiren, olgunlaşan, güçlenen bu yapı, zaman içinde kutsallığından ne kadar arınsa da, toprağa olan şehvetini hiçbir zaman kaybetmemiştir…
Bugün de, tarihin derinliklerinde kaldığı sanılan ve mitoloji olarak masalsılığına inanılan bu kanlı şehvet duygusu ile baba, Ortadoğu’da iş başında…
***
Hani çocuklar derler ya! “Benim babam senin babanı döver!”
Sonuçta hepsi baba… Saygıda kusur etmemek gerek babaların babasına(!)…
En güçlü devletler büyük büyük baba…
Kutsal Ruh-Baba-Oğul; işte mesele tam da burada…
Üçü, ittifakla, dişi toprakları kuşatmada…
***
Ortadoğu bir yaralı toprak ana, bebeleri, aç susuz, korkulu gözlerle ölüme koşmakta…
Kutsal Ruh-Baba-Oğul…
Ortadoğu döllenmeye hazır dişil topraklar, döl tutmamış evvela.
1948, 1956, 1967 ve 1973…
Daha, bir daha, bir daha, bir daha…
Yeni oğullar doğuracak toprak ana…
Katliamın adı Kana.
***
Diyorum ki, babaların olmadığı, kuşatma ve fetihlerin yaşanmadığı küçücük de olsa kaldı mı bir parça toprak?
Babaların iktidar kavgasından uzak…
Haydi, çoluk çocuk oraya yerleşelim; doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden…
Topraklar kadın, kadınlar ana; babasız çocuklar yetiştirelim…
Kanayan sınırlardan uzak, babaların şehvetine kurban gitmeden güneşi ayı ve yıldızları doyasıya seyredelim…
Kutsal Ruh-Baba-Oğul ittifakına hep bir ağızdan gülüp geçelim. Kahkahalarla gök kubbeyi alaşağı edelim…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder