14 Şubat 2013 Perşembe

GÜNÜ KUTLAMAK GÜNÜ KURTARMAK



Kadınların mal rejimi ile ilgili uğradıkları haksızlığı; kadına yönelik ekonomik şiddet olarak tanımlayan Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği ( KA-DER) Genel Başkanı Av. Seyhan Ekşioğlu, 17 milyon kadına ayrımcılık yapıldığını belirtiyor.
“Yasa, Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelere ve hak bildirgelerine aykırıdır" diyen Avukat Habibe Yılmaz Kayar da, yeni Medeni Kanun'daki, ayrımcılık yaratan maddelerin kaldırılması için yürütülen mücadelenin, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten bu yana sürdüğünü söylüyor.
Şimdi mal rejimi düzenlemesi, iki ayrı davayla Anayasa mahkemesinde.
***
Bilindiği gibi, Bakan Çubukçu, Meclis Genel Kurulu'nda 4 ve 7 Mayıs tarihlerinde yapılan oylamalarda kabul edilen Anayasa değişikliği paketinde "kadın-erkek eşitliği"yle ilgili 10.maddeye "pozitif ayrımcılığın" eklenmesi için faks çekme kampanyası başlatan kadın örgütleri ve temsilcileri hakkında, suç duyurusunda bulunmuştu. Kopenhag Kriterlerinin doğrultusunda Anayasanın 10. maddesinde yapılan değişiklikte, ‘pozitif ayrımcılık’ın kabul edilmemesi üzerine; Kadın örgütleri, "cinsler arası fiili eşitliği sağlamaktan uzak" olduğu ve "kadınlara yaşamın her alanında erkeklerle fırsat eşitliği tanımadığı" gerekçesiyle, kabul edilen değişikliğe "Sizi, bu çağdışı ayrımcı tutumunuzdan dolayı kınıyoruz" diye başlayan fakslarla tepki göstermiş; değişikliğe karşı çıkan milletvekilleri kınanmıştı.
 Çubukçu da, kadın örgütlerinin gönderdiği fakslardan nasibini alan milletvekilleri arasındaydı ve Çubukçu faks nedeniyle "madde-i mahsusa tayini suretiyle (hedef göstererek) hakaret" gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.
Şimdi, kadın örgütleriyle, Bakan Nimet Çubukçu mahkemelik...
***
Kadınların tüm bu ve buna benzer yasal düzenlemeler için yaptıkları çıkışlar oldukça önemli ama bir bakanın, hele de kadından sorumlu devlet bakanının yaptığı çıkışa ne demeli?
Günü kurtardık mı yoksa günü kutladık mı?
***
İstanbul Valilik raporuna göre; Sokakta yaşayan çocukların yüzde 79.3'ü 15 yaşın altında. Çocuk ve şiddet mağduru kadınları desteklemeye yönelik önlemler son derece yetersiz...
Töre-namus cinayetleri, şiddet ve kötü muamele nedeniyle İstanbul'a sığınan kadınlara gerekli hizmetin verilemediği, bu nedenle İstanbul'a nakillerin durdurulması isteniyor...
Engelli ve fuhuş mağduru kadınlar için ihtisaslaşmış kadın konukevleri için kadın örgütleri mücadele ediyor...
TBMM Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu'na sunulan rapora göre; 2005 yılı içinde İstanbul Valiliği Kadının Statüsü Birimi'ne ve İnsan Hakları İl Masası'na 227 kadın doğrudan, 29 kadın telefonla, 11 kadın da il dışından arayarak yardım talebinde bulunmuş. Başvuru nedeni ise; 'namus cinayeti tehdidi', 'namus saikiyle yaralanma', 'dayak', 'aile içi taciz-tecavüz', 'psikolojik ve ekonomik şiddet' ve 'işyerinde taciz olayları' ...
***
Bunlar, yalnızca bilinenlerden bir iki örnek, yani devede kulak misali...
Sorun o kadar büyük ki; hamasi nutuklarla, günü birlik uygulamalarla olacak gibi değil doğrusu. Kadının hayatın her alanındaki katmerlenmiş mağduriyeti, onun kadınlık bilincine ermesi, temsiliyet hakkını alması ve yasalar önünde erkekle eşit bir düzeye gelmesiyle giderilebilir. Günü kurtarmakla değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder