HANGİ
GRUP ÇOĞUNLUKTA?
Abraham Moslow’un ‘İhtiyaçlar
Hiyerarşisi Teorisi’ne göre; insan ihtiyaçları beş ana grupta toplanabilir.
Birinci grup en alt düzeydeki ve en
ilkel ihtiyaçları karşılamakta; beşinci grup ise en yüksek düzeydeki
ihtiyaçları kapsamaktadır.
Bu ihtiyaçların oluşturduğu hiyerarşi
şöyledir;
1- Fizyolojik ihtiyaçlar: Yemek, su,
uyku
2- Güvenlik ihtiyaçları: Can ve iş
güvenliği, tehlikelerden koruma
3- Sosyal ihtiyaçlar: Gruba mensup
olma, kabul edilme, dostluk
4- Saygınlık İhtiyacı: Tanınma ve
prestij kazanma, kendine güven duyma
5-Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı:
Sahip olma, potansiyelini geliştirme, yaratıcılık.
6- Bilişsel anlayış ihtiyacı: Kendini
ve dış dünyayı anlama
***
Moslow’a göre kişi
öncelikle en alt düzeydeki ihtiyaçlarını tatmin etmek durumunda... Yani en alt
seviyedeki ihtiyaçları tatmin edilmemiş birini daha üst gruplardaki
ihtiyaçlarını tatmin ederek motive etmek mümkün değil.
Tatmin edilen her
ihtiyaç grubu, davranışları etkileme özelliğini kaybedecek ve daha üst düzeydeki
ihtiyaçlar kişinin davranışlarını etkilemeye başlayacaktır.
Eğer astlar daha
fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayamamışsa, onların ‘kendini gösterme’ ihtiyacı
veya kendini tanımlama ihtiyacını hedef seçmek ve onu kullanarak motive etmeye
çalışmak çok fazla anlamlı olmayacaktır.
***
Charlotte Towie de insanın
gelişmesini etkileyen faktörlere bağlı ihtiyaçları benzer şekilde sıralar;
1- Fiziksel refah: Yemek, sığınma, bakım
2- Duygusal ve entelektüel gelişme fırsatı
3- Diğerleri ile ilişki kurma
4- Manevi ihtiyaçların karşılanması
Towle'a göre ihtiyaç
bireyin yaşına ve yaşam biçimine göre farklılık gösterir.
Ancak her iki görüş
birbirini destekler nitelikte…
Bu listede de bir
önceki ihtiyaç karşılanmadan daha sonrakine geçilemez.
***
Bu teoriler ışığında,
ülkemizdeki insan profilini sorgulayalım:
Nüfusun kaçta kaçı fizyolojik ihtiyaçlar seviyesinde?
Kaçta kaçı güvenlik ihtiyaçları basamağında?
Yine nüfusun kaçta kaçı
sosyal ihtiyaçlarını karşılar
durumda ve bu sosyal ihtiyaçları için nasıl bir grup içinde olmayı istemekte?
Hemen herkesin, “Tamam
artık, diğerlerini sorgulamaya gerek yok.” Diye düşündüğünü az çok
kestirebiliyorum.
Gelir dağılımının bu
kadar adaletsiz olduğu, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı,
şiddetin, fuhuşun, çeteleşmenin yaygınlaştığı, yönetenlerin yönetemediği bir
ülkede, ihtiyaçlar sıralamasının üst basamaklarına, nüfusun kaçta kaçı
çıkabilir ki?
Oysaki bir ülkenin az-çok
gelişmişliği, nüfusun en az üçte birlik bir kısmının, bu ihtiyaçlar
sıralamasının üst basamaklarında olması ile ölçülür.
Ya biz, bizim ülkemiz?
İşte öylesine…
“Türküz türkü
çığırırız”
Gerisinden bize ne?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder