27 Aralık 2015 Pazar

MANİPÜLASYON VE BASIN


Manipülasyon; etkilemek, yönlendirmek, etkisinde bırakmak yerine kullanılan, dilimize Fransızca’dan geçmiş bir sözcük. Genellikle Siyaset Biliminde kullanılıyor.
Geçen hafta sonu Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün basına atfen yaptığı bir tespit içinde de yer alıyor. Ve bu tespit, tüm basın camiasını kızdırmaya yetiyor...
Ne demiş Sayın Gül Samanyolu TV’de yaptığı bir konuşma sırasında?
 "Türk basınının, gizli servislerin ve diplomatların manipülasyonuna açık olduğunu görüyorum"
Bunun üzerine Milliyet yazarlarından Semih İdiz de soruyor:
"Buradaki asıl sıkıntı acaba, Türk basınını istedikleri gibi manipüle edememelerinden mi kaynaklanıyor?"
Sonuç olarak İdiz: “Dış güçlerin manipülasyonu"na kapalı olmamız, "iç güçlerin manipülasyonu"na açık olduğumuz sonucunu doğurmaz. Diyor.
Neyse efendim, Abdullah Gül, bunun maksadı aşan bir konuşma olduğunu, basın mensuplarının gizli servislerden para almadığını söyleyerek, özür diliyor. Erdemli bir davranışla, olayı kapatıyor.
***
Bu olay üzerine eli kalem tutan herkes bir şeyler yazdı, çizdi. Yazılanları bir bir okudum. Anlamaya çalıştım neler olup bittiğini...
Sonuçta, tüm yazılanlardan çıkardığım sonuçlar aklımı fena karıştırdı.
Bakınız şimdi çıkarsamalarıma:
-Basını yönlendiren iç ve dış güçler olabiliyor
-Basın mensupları ve gizli servisler arasında paraya dayanan ya da dayanmayan ilişkiler kurulabiliyor.
-Basını, güç odakları kullanabiliyor, basın da halkı ona göre yönlendirebiliyor.
***
Kafama takılan bu soruların cevabını, yine basından bir kalem, Milliyet Gazetesi yazarlarından Hasan Cemal veriyor.
“Batı'yla Doğu arasındaki büyük ideolojik kavgada gazetecilik mesleği de yalnız Türkiye'de değil, Batı'da da ciddi darbeler yemişti.
Bugün durum nedir? Medyayı kullanmak yine güncel. Güç odakları, devlet, istihbarat kuruluşları, siyasetçiler, iş dünyası, hatta bazen medya patronları, kendi çıkar ve amaçları doğrultusunda medyayı kullanabiliyorlar. Geçmişte de böyleydi. Bugün de öyle. Devam ediyor alışveriş!”
Can Ataklı da Hasan Cemal’i destekleyen bir tarzda soruları yanıtlıyor. Basın kuruluşlarının nasıl yönlendirildiğini anlatıyor.
***
Ve devam ediyor Hasan Cemal,  hiç unutmayın diyerek genç meslektaşlarına:
“Kullanılan gazeteci, güç odaklarına hizmet arz ettiği anda gazeteci olmaktan çıkar. Ayrıca, güç odaklarıyla gazeteci ilişkisi her zaman netamelidir. Çizginin özenle çizilmesi gerekir. Çizgiyi nereden, nasıl çekeceğini bilemezse, bazen farkında olmadan da kendini kullandırmış olur gazeteci...
Gazetecilik mesleğiyle güç odakları arasındaki ilişkilerin özellikle meslek kuruluşları ve gazetecilik okulları nezdinde ilgi odağı olması önem taşıyor. İlkelerin yerli yerine oturması için deneyimlerden yararlanılması gerekiyor.”
Evet, basının çok dikkatli ve donanımlı olması, onu daha nitelikli kılacaktır. Cehalet, her zaman manipülasyona açık hale getirir basın çalışanını.
Sonuç olarak, yazarın dediği gibi;
“Gazetecilerin yapacağı daha çok şey var, bu mesleğin imajını düzeltmek ve kamuoyunda saygınlığını arttırmak için..”.
Bu konu burada bitmez. Yarın devam edeceğim kaldığım yerden. Yerel gazetecilik gerçeğinden, mutfağın nasıl tanzim edilmesi gerekliliğinden...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder