MANİPÜLASYON VE BASIN
Manipülasyon; etkilemek,
yönlendirmek, etkisinde bırakmak yerine kullanılan, dilimize Fransızca’dan
geçmiş bir sözcük. Genellikle Siyaset Biliminde kullanılıyor.
Geçen hafta sonu
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün basına atfen yaptığı bir tespit içinde de yer
alıyor. Ve bu tespit, tüm basın camiasını kızdırmaya yetiyor...
Ne demiş Sayın Gül
Samanyolu TV’de yaptığı bir konuşma sırasında?
"Türk
basınının, gizli servislerin ve diplomatların manipülasyonuna açık olduğunu
görüyorum"
Bunun üzerine Milliyet yazarlarından Semih İdiz de soruyor:
"Buradaki asıl sıkıntı acaba, Türk
basınını istedikleri gibi manipüle edememelerinden mi kaynaklanıyor?"
Sonuç olarak İdiz: “Dış güçlerin manipülasyonu"na kapalı
olmamız, "iç güçlerin manipülasyonu"na açık olduğumuz sonucunu
doğurmaz. Diyor.
Neyse efendim, Abdullah Gül, bunun maksadı aşan bir konuşma olduğunu,
basın mensuplarının gizli servislerden para almadığını söyleyerek, özür
diliyor. Erdemli bir davranışla, olayı kapatıyor.
***
Bu olay üzerine eli kalem tutan herkes bir şeyler yazdı, çizdi.
Yazılanları bir bir okudum. Anlamaya çalıştım neler olup bittiğini...
Sonuçta, tüm yazılanlardan çıkardığım sonuçlar aklımı fena karıştırdı.
Bakınız şimdi çıkarsamalarıma:
-Basını yönlendiren iç ve dış güçler olabiliyor
-Basın mensupları ve gizli servisler arasında paraya dayanan ya da
dayanmayan ilişkiler kurulabiliyor.
-Basını, güç odakları kullanabiliyor, basın da halkı ona göre
yönlendirebiliyor.
***
Kafama takılan bu soruların cevabını, yine
basından bir kalem, Milliyet Gazetesi yazarlarından Hasan Cemal veriyor.
“Batı'yla Doğu arasındaki büyük ideolojik
kavgada gazetecilik mesleği de yalnız Türkiye'de değil, Batı'da da ciddi
darbeler yemişti.
Bugün durum nedir?
Medyayı kullanmak yine güncel. Güç odakları, devlet, istihbarat kuruluşları,
siyasetçiler, iş dünyası, hatta bazen medya patronları, kendi çıkar ve amaçları
doğrultusunda medyayı kullanabiliyorlar. Geçmişte de böyleydi. Bugün de öyle.
Devam ediyor alışveriş!”
Can Ataklı da Hasan Cemal’i destekleyen bir tarzda
soruları yanıtlıyor. Basın kuruluşlarının nasıl yönlendirildiğini anlatıyor.
***
Ve devam ediyor Hasan Cemal, hiç unutmayın diyerek genç
meslektaşlarına:
“Kullanılan gazeteci, güç odaklarına hizmet arz
ettiği anda gazeteci olmaktan çıkar. Ayrıca, güç odaklarıyla gazeteci ilişkisi
her zaman netamelidir. Çizginin özenle çizilmesi gerekir. Çizgiyi
nereden, nasıl çekeceğini bilemezse, bazen farkında olmadan da kendini
kullandırmış olur gazeteci...
Gazetecilik mesleğiyle güç odakları arasındaki ilişkilerin
özellikle meslek kuruluşları ve gazetecilik okulları nezdinde ilgi odağı olması
önem taşıyor. İlkelerin yerli yerine oturması için deneyimlerden
yararlanılması gerekiyor.”
Evet, basının çok dikkatli ve donanımlı olması, onu
daha nitelikli kılacaktır. Cehalet, her zaman manipülasyona açık hale getirir
basın çalışanını.
Sonuç olarak, yazarın dediği gibi;
“Gazetecilerin yapacağı daha çok şey var, bu
mesleğin imajını düzeltmek ve kamuoyunda saygınlığını arttırmak için..”.
Bu konu burada bitmez. Yarın devam edeceğim
kaldığım yerden. Yerel gazetecilik gerçeğinden, mutfağın nasıl tanzim edilmesi
gerekliliğinden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder