20 Aralık 2015 Pazar

KALİTE VE KARİYER ÜZERİNE

Bu gün de devam ediyoruz aynı konuda yazmaya…
Çünkü öyle çok şey var ki kalite ve kariyer üzerine yazılacak, konuşulacak…
Yine yerel ile başlayalım…
Görev ve denetlemeye ilişkin yaşanmış örnekler verelim.
Öğretmenlik yıllarımdan bir örnek size…
80’li yıllarda, -daha önce var mıydı uygulama hatırlamıyorum- öğrenme güçlüğü olan öğrenciler Rehberlik Araştırma Merkezine gönderilir, orada bazı testlere tabi tutulur, daha sonra da “Alt Özel Sınıf” diye kategorize edilmiş sınıflara ayrılırlardı. Bu sınıflarda öğretmenlik yapacak olan öğretmenler de meslek içi eğitime tabi tutulurlardı.
Elbette normal öğretmenliğe benzemiyordu bu birleştirilmiş sınıflarda çalışmak. Müfredatta ise bir takım farklılıklar vardı ama fiziksel koşullar, normal sınıflar gibi dizayn edilmiş; okullar, bünyelerindeki bu özel sınıflara karşı hazırlanmamıştı. Teftiş sistemi de belli ki hazır değildi…
Çünkü…
Evet, çünkü teftişe gelenler hayli zor olan bu sınıflarda çalışan öğretmenleri, normal sınıfı değerlendirir gibi değerlendiriyorlardı.
İşte size yaşanmış bir öykü…
Yarıyıl tatiline az bir zaman kalmıştır. Bu özel sınıfın, özel çocukları artık hayli sıkılmış, ele avuca sığmaz olmuşlardı. Diğer öğrencilerin, onları “deli” diye nitelendirdiği bir atmosferde, onları, sınıftan dışarıya, hatta teneffüse çıkarmak bile tehlike arz ediyordu.
Tam da bu durumda müfettişler okulu teftişe gelir…
Diğer sınıflar bu sınavdan ama başarılı ama başarısız olarak çıkar. Sıra Alt Özel Sınıfın teftişine gelir.
Müfettiş, normal sınıfta ne sorduysa çocuklara, burada da aynılarını sorar: “Türkiye’nin başkenti neresidir?” Sınıfta bir uğultu ve koşuşturmaca…
“Onu bilemeyecek ne var örtmenim…”
“Ben söylim…”
“Ben söylicem len…”
Öğretmen tedirgin, çocukları oturtmaya çalışır. Müfettiş öfkeyle öğretmene: “ Ne biçim öğretmensin sen, daha çocukları sırada oturtmayı beceremiyorsun!” Öğretmen durumu izah etmeye yeltenir: “Efendim, burası…” Müfettiş bağırmaya başlar: “Burası dingonun ahırı mı?, Oturun yerinize lan, tek tek konuşun…”
Nafile…
Bu çocuklara öfkeyle yaklaşmak, ne yazık ki onları daha da huysuzlandırır. Müfettiş öğretmene: “Çıkar şunları dışarı, sen de yanıma gel!” der.
Öğretmen, onların teneffüse bile öğretmen rehberliğinde çıktığının izahatını yapacağı sırada, devreye yine müfettiş girer ve çocukları dışarıya çıkarır.
Bin bir güçlükle sınıfın Alt Özel Sınıf olduğunu söyler.
Müfettiş öğretmene dönerek: “Hoca Hanım, Hoca Hanım… Ben okuldayken bu dersten 10 aldım, 10…”diyerek sınıfı terk eder.
Daha sonra anlatılana göre, okul müdürü de hayli zorlanmış bu sınıfın ne olduğunu anlatmada.
Gerçekten özveri ile çalışan öğretmen arkadaş, o yıl zar zor orta rapor alabildi…

İşte böyle hallerimiz…
Denetleyenin kalitesi, denetlenenden iyi olmalı ki, bu ülke gelişebilsin, işler yolunda gitsin…
Nerde o günler?
Hala denetleyenin kariyeri, denetlenenin kalitesi  durumu, ayrı yollardan yürüdüğü sürece, o  günler gelir mi bilmem.
Bilmem ki ne zaman bir araya gelir kalite ve kariyer…

Umudumuz gelecek aydınlık günlerde…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder