KALİTE VE KARİYER ÜZERİNE
Bu gün de
devam ediyoruz aynı konuda yazmaya…
Çünkü öyle çok
şey var ki kalite ve kariyer üzerine yazılacak, konuşulacak…
Yine yerel ile
başlayalım…
Görev ve
denetlemeye ilişkin yaşanmış örnekler verelim.
Öğretmenlik
yıllarımdan bir örnek size…
80’li
yıllarda, -daha önce var mıydı uygulama hatırlamıyorum- öğrenme güçlüğü olan
öğrenciler Rehberlik Araştırma Merkezine gönderilir, orada bazı testlere tabi
tutulur, daha sonra da “Alt Özel Sınıf” diye kategorize edilmiş sınıflara ayrılırlardı.
Bu sınıflarda öğretmenlik yapacak olan öğretmenler de meslek içi eğitime tabi
tutulurlardı.
Elbette normal
öğretmenliğe benzemiyordu bu birleştirilmiş sınıflarda çalışmak. Müfredatta ise
bir takım farklılıklar vardı ama fiziksel koşullar, normal sınıflar gibi dizayn
edilmiş; okullar, bünyelerindeki bu özel sınıflara karşı hazırlanmamıştı.
Teftiş sistemi de belli ki hazır değildi…
Çünkü…
Evet, çünkü
teftişe gelenler hayli zor olan bu sınıflarda çalışan öğretmenleri, normal
sınıfı değerlendirir gibi değerlendiriyorlardı.
İşte size
yaşanmış bir öykü…
Yarıyıl
tatiline az bir zaman kalmıştır. Bu özel sınıfın, özel çocukları artık hayli
sıkılmış, ele avuca sığmaz olmuşlardı. Diğer öğrencilerin, onları “deli” diye
nitelendirdiği bir atmosferde, onları, sınıftan dışarıya, hatta teneffüse
çıkarmak bile tehlike arz ediyordu.
Tam da bu
durumda müfettişler okulu teftişe gelir…
Diğer sınıflar
bu sınavdan ama başarılı ama başarısız olarak çıkar. Sıra Alt Özel Sınıfın
teftişine gelir.
Müfettiş,
normal sınıfta ne sorduysa çocuklara, burada da aynılarını sorar: “Türkiye’nin
başkenti neresidir?” Sınıfta bir uğultu ve koşuşturmaca…
“Onu
bilemeyecek ne var örtmenim…”
“Ben söylim…”
“Ben söylicem
len…”
Öğretmen
tedirgin, çocukları oturtmaya çalışır. Müfettiş öfkeyle öğretmene: “ Ne biçim
öğretmensin sen, daha çocukları sırada oturtmayı beceremiyorsun!” Öğretmen
durumu izah etmeye yeltenir: “Efendim, burası…” Müfettiş bağırmaya başlar:
“Burası dingonun ahırı mı?, Oturun yerinize lan, tek tek konuşun…”
Nafile…
Bu çocuklara
öfkeyle yaklaşmak, ne yazık ki onları daha da huysuzlandırır. Müfettiş
öğretmene: “Çıkar şunları dışarı, sen de yanıma gel!” der.
Öğretmen,
onların teneffüse bile öğretmen rehberliğinde çıktığının izahatını yapacağı
sırada, devreye yine müfettiş girer ve çocukları dışarıya çıkarır.
Bin bir
güçlükle sınıfın Alt Özel Sınıf olduğunu söyler.
Müfettiş
öğretmene dönerek: “Hoca Hanım, Hoca Hanım… Ben okuldayken bu dersten 10 aldım,
10…”diyerek sınıfı terk eder.
Daha sonra
anlatılana göre, okul müdürü de hayli zorlanmış bu sınıfın ne olduğunu
anlatmada.
Gerçekten
özveri ile çalışan öğretmen arkadaş, o yıl zar zor orta rapor alabildi…
İşte böyle
hallerimiz…
Denetleyenin
kalitesi, denetlenenden iyi olmalı ki, bu ülke gelişebilsin, işler yolunda
gitsin…
Nerde o
günler?
Hala denetleyenin
kariyeri, denetlenenin kalitesi durumu, ayrı yollardan yürüdüğü sürece,
o günler gelir mi bilmem.
Bilmem ki ne
zaman bir araya gelir kalite ve kariyer…
Umudumuz
gelecek aydınlık günlerde…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder