Dervişin...
Geçenlerde kentimize gelen Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in konuşmasını
büyük bir hayretle dinledim. O nasıl benzetmeydi Allah aşkına?... Kumadan başka
örnek mi kalmamıştı verecek? Belki bu
talihsiz benzetmeyi duymamış olanlar vardır, hatırlatmakta yarar var bir kez
daha.
Ne diyor sayın bakan?
“Bizi insafsızca eleştiriyorlar. Bizi eleştirenlere güzel bir örnek
vereyim. Adamın iki karısı varmış. Hani kumalar birbirini çekemez ya! Büyük
kadın kumasını, kocasının gözünden düşürmek için şikayet ediyormuş. Hani senin
küçük karın var ya, o hiç hamur yoğuramıyor. Yoğururken de her yeri oynuyor...”
Anlaşilan bizim Milli Egitim Bakani, siyasi tartişmalari bile çok evlilik
zemini üzerinde yapiyor.
Doğrusu bir bakana yakıştıramadım bu örneklemi.
Demek ki Milli Eğitimimiz cins ayrımcı bir temelde sürdürülmeye devam
edecek ve kadınların aşağılanması üzerine kurgulanacak.
Tabi bu söylem bana geçmişte, bu bakanin sarf ettigi incileri (!)
hatirlatti. Şöyle bir hafizamizi tazeleyelim ve “flört” konusuna dönelim. Ne
demişti sayin bakan geçmişte?
“Flört etmek fahişeliktir.”
Hatırladınız değil mi?
Şimdi taşlari üst üste koyalim. Bakalim ne çikacak?
“Kadınlar flört ederse fahişe olurlar. Evlilik öncesi, evleneceği kişi ile
görüşülmeden evlenilmelidir. Çünkü bir fahişe ile evlenilmez. Eğer erkek
evliliğinden memnun değilse, ikinci bir kadınla -hatta üçüncü ve dördüncü de
olabilir- evlenebilir. Bu müessesenin adı kadın açısından kumalıktır. Kumalar
da birbirlerini çekemezler. Birbirlerini
kocalarına şikayet ederler. Şikayet konuları da oralarının buralarının oynaması
üzerinedir.”
Kısaca, bakan; siyasetteki tartışmaları, kadınların muzdarip olduğu
gelenekleri esas alarak yapmayı tercih etmekte bir sakınca görmemektedir. Bu
da, kadının aleyhine seyreden mevcut sürecin, siyasette kimler tarafından ve
nasıl kullanıldığının açık bir ifadesidir.
Ortaçağın gerisine düşen böylesi bir yaklaşım, 21. yüzyılın kadın gerçeğini
anlamaya yetmeyeceği gibi mevcut kadın sorunlarına da akılcı çözüm getiremez.
Yani, bu bakanın, Milli Eğitimi ne kadar anladığı ve Milli Eğitimimize
nasıl katkı sağlayacağı da tartışılmalıdır.
Elbette bunlar, ülkemiz için, insanımız için hiç de hoş olmayan
durumlardır.
Kalite ve kariyerin denklik göstermediği her düzeydeki kurumlarımızın,
acilen iyileştirmeye ihtiyacı vardır. Siyasette kantarın topuzunu kadınlar
aleyhine her defasında kaçıran bir
bakan ile Milli Eğitimin ne kadar bağdaştığı bir kez daha sorgulanmalıdır.
Ben, tüm kadınlar adına bakanı kınıyorum ve kadınlardan özür dilemesini
bekliyorum ve diyorum ki;
“Dervişin fikri ne ise zikri de odur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder