1 Mayıs 2016 Pazar

Dervişin...


Geçenlerde kentimize gelen Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in konuşmasını büyük bir hayretle dinledim. O nasıl benzetmeydi Allah aşkına?... Kumadan başka örnek mi kalmamıştı  verecek? Belki bu talihsiz benzetmeyi duymamış olanlar vardır, hatırlatmakta yarar var bir kez daha.
Ne diyor sayın bakan?
“Bizi insafsızca eleştiriyorlar. Bizi eleştirenlere güzel bir örnek vereyim. Adamın iki karısı varmış. Hani kumalar birbirini çekemez ya! Büyük kadın kumasını, kocasının gözünden düşürmek için şikayet ediyormuş. Hani senin küçük karın var ya, o hiç hamur yoğuramıyor. Yoğururken de her yeri oynuyor...”
Anlaşilan bizim Milli Egitim Bakani, siyasi tartişmalari bile çok evlilik zemini üzerinde yapiyor.
Doğrusu bir bakana yakıştıramadım bu örneklemi.
Demek ki Milli Eğitimimiz cins ayrımcı bir temelde sürdürülmeye devam edecek ve kadınların aşağılanması üzerine kurgulanacak.
Tabi bu söylem bana geçmişte, bu bakanin sarf ettigi incileri (!) hatirlatti. Şöyle bir hafizamizi tazeleyelim ve “flört” konusuna dönelim. Ne demişti sayin bakan geçmişte?
 “Flört etmek fahişeliktir.”
Hatırladınız değil mi?
Şimdi taşlari üst üste koyalim. Bakalim ne çikacak?
“Kadınlar flört ederse fahişe olurlar. Evlilik öncesi, evleneceği kişi ile görüşülmeden evlenilmelidir. Çünkü bir fahişe ile evlenilmez. Eğer erkek evliliğinden memnun değilse, ikinci bir kadınla -hatta üçüncü ve dördüncü de olabilir- evlenebilir. Bu müessesenin adı kadın açısından kumalıktır. Kumalar da  birbirlerini çekemezler. Birbirlerini kocalarına şikayet ederler. Şikayet konuları da oralarının buralarının oynaması üzerinedir.”
Kısaca, bakan; siyasetteki tartışmaları, kadınların muzdarip olduğu gelenekleri esas alarak yapmayı tercih etmekte bir sakınca görmemektedir. Bu da, kadının aleyhine seyreden mevcut sürecin, siyasette kimler tarafından ve nasıl kullanıldığının açık bir ifadesidir.
Ortaçağın gerisine düşen böylesi bir yaklaşım, 21. yüzyılın kadın gerçeğini anlamaya yetmeyeceği gibi mevcut kadın sorunlarına da akılcı çözüm getiremez.
Yani, bu bakanın, Milli Eğitimi ne kadar anladığı ve Milli Eğitimimize nasıl katkı sağlayacağı da tartışılmalıdır.
Elbette bunlar, ülkemiz için, insanımız için hiç de hoş olmayan durumlardır.
Kalite ve kariyerin denklik göstermediği her düzeydeki kurumlarımızın, acilen iyileştirmeye ihtiyacı vardır. Siyasette kantarın topuzunu kadınlar aleyhine her defasında kaçıran bir bakan ile Milli Eğitimin ne kadar bağdaştığı bir kez daha sorgulanmalıdır.
Ben, tüm kadınlar adına bakanı kınıyorum ve kadınlardan özür dilemesini bekliyorum ve diyorum ki;

“Dervişin fikri ne ise zikri de odur.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder