1 Mayıs 2016 Pazar

            PLATİUS PONTİUS ve GEORGE W. BUSH

İsa çarmıha gerildiğinde, Pontius Platius, Filistin’in 5. Valisi olarak görev yapmaktaydı. Yahudi cemaati, kendilerine tehdit olarak algıladıkları İsa’yı yakalamış ve hakkında ölüm fermanı vermişlerdi. Valinin de bu kararı uygulamasını istemekteydiler.
O dönemde İsa ile birlikte ölüm gününü bekleyen iki kişi daha vardı. Birisi çocuk katili, birisi de hırsızdı. Vali, bu üç tutukludan birini affedebilirdi. Öyle bir teamül vardı.
Pontuis Platius’un karısı bu tercihini İsa’dan yana kullanması için Valiye yalvarmaktaydı. Aslında vali de tercihini İsa’dan yana kullanmak, onu affetmek istiyordu. Öyle ya! Bir tarafta azılı bir cani, bir tarafta halkın malına göz diken bir hırsız, diğer tarafta ise İsa...
Vali konsülü toplayıp kararını bildirmek istediğinde; konsülden gelen cevap şu oldu: “Diğerleri senin tutuklun, İsa ise bizim tutuklumuz, bizim tutuklumuz hakkında tasarruf yetkin yok. Biz halk adına buradayız ve halk onun çarmıha gerilerek öldürülmesini istiyor.”
Halkın bu kararı karşısında istemeyerek de olsa İsa’nın ölüm fermanını imzalamak zorunda kalır Pontius Platius...
Nereden bilebilirdi ki İsa’nın ölümünden sonra koskoca bir Hıristiyan aleminin doğacağını...
*****     *****     *****     *****
Gelelim günümüze...
George W. Bush’a...
Filistin’deki çözümsüzlüğün, demokrasi yoluyla aşabileceğini, Filistin’de yapılacak seçimlerle, halkın huzura kavuşacağını ve yıllardan beri süren İsrail-Filistin çatışmasına bir son verilebileceğini söyleyen Bush, Ortadoğu’nun kaderini belirlemekte ısrar ediyor.
Filistin’e demokrasi gelecek! Ortadoğu gülecek!
Ve sandık demokrasisi için start alındı.
Seçimler, batı ülkelerinin çoğunun son yıllarda ancak rüyalarında gördükleri türden yüzde 77.7'lik (Gazze'de yüzde 81) katılım oranıyla yapıldı. Hem de işgal altında yapılmasına; yani adayların tutuklanması, önemli liderlerin demir parmaklıklar arkasında bulunması, mitinglerin yasaklanması, yolların bloke edilmesine rağmen...
Yani Filistinliler, işgal altında 'demokrasi ne kadar işleyebilirse' o kadar Batılı bir zihniyetle tercihini yaptı. Ve haliyle iktidara, Arafat'ın karizması olmayınca, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmanın ötesinde bir işe yaramayan, işgalin getirdiği sorunlarla mücadele etmek yerine İsrail ve ABD'nin dümen suyunda giren El Fetih'i getirmedi. Kendilerini en iyi İslâmi Direniş Hareketi'nin (Hamas) temsil edeceği kanaatine vardılar.
Ve Filistin halkı HAMAS’ı seçti...
Doğrudur ya da eğridir ama halk böyle istedi... (Halk, iktidarın istediği biçimde yaratılır, sonra da halk böyle istedi ne yapalım denir. Bu böyle süregelir.)
*****     *****     *****     *****
Potius Platius ve George W. Bush...
Aynı topraklarda, aynı türden halk şokuyla...
Bush, Hamas’ı kabul etmek zorunda, diğer ülkeler de öyle... Bir zamanlar terörist diye ilan edilen Yaser Arafat’la nasıl el sıkıştılarsa, aynı şekilde davranmak zorundalar... Sonucu ne olursa olsun.
İşte benzer iki durum: birisi dünden, birisi bugünden...
Sonuç?
Mısır Kopt Kilisesi (Ortodoks Kilisesi), Pontius Platius’un karısını azize, daha alt bir topluluk da hem karısını azize olarak, hem de Pontius Platius’u aziz olarak kabul eder.
Bakarsınız, Hamas’la el sıkışan, halkın kararını tanıyan Bush’u da yıllar sonra, Ortadoğu halkı prestijli bir lider olarak tarihin altın sayfalarına işler...
Nerden bilebiliriz ki; belki de Ortadoğu, geleceğin dünyasında biricik, herkesin içinde yan yana yaşadığı eşsiz bir demokrasi örneğiyle, dünyanın merkezi olur...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder