PLATİUS PONTİUS ve GEORGE W. BUSH
İsa çarmıha gerildiğinde, Pontius Platius,
Filistin’in 5. Valisi olarak görev yapmaktaydı. Yahudi cemaati, kendilerine
tehdit olarak algıladıkları İsa’yı yakalamış ve hakkında ölüm fermanı
vermişlerdi. Valinin de bu kararı uygulamasını istemekteydiler.
O dönemde İsa ile birlikte ölüm gününü bekleyen iki
kişi daha vardı. Birisi çocuk katili, birisi de hırsızdı. Vali, bu üç
tutukludan birini affedebilirdi. Öyle bir teamül vardı.
Pontuis Platius’un karısı bu tercihini İsa’dan yana
kullanması için Valiye yalvarmaktaydı. Aslında vali de tercihini İsa’dan yana
kullanmak, onu affetmek istiyordu. Öyle ya! Bir tarafta azılı bir cani, bir
tarafta halkın malına göz diken bir hırsız, diğer tarafta ise İsa...
Vali konsülü toplayıp kararını bildirmek
istediğinde; konsülden gelen cevap şu oldu: “Diğerleri senin tutuklun, İsa
ise bizim tutuklumuz, bizim tutuklumuz hakkında tasarruf yetkin yok. Biz halk
adına buradayız ve halk onun çarmıha gerilerek öldürülmesini istiyor.”
Halkın bu kararı karşısında istemeyerek de olsa
İsa’nın ölüm fermanını imzalamak zorunda kalır Pontius Platius...
Nereden bilebilirdi ki İsa’nın ölümünden sonra
koskoca bir Hıristiyan aleminin doğacağını...
*****
***** ***** *****
Gelelim günümüze...
George W. Bush’a...
Filistin’deki çözümsüzlüğün, demokrasi yoluyla
aşabileceğini, Filistin’de yapılacak seçimlerle, halkın huzura kavuşacağını ve
yıllardan beri süren İsrail-Filistin çatışmasına bir son verilebileceğini
söyleyen Bush, Ortadoğu’nun kaderini belirlemekte ısrar ediyor.
Filistin’e demokrasi gelecek! Ortadoğu gülecek!
Ve sandık demokrasisi için start alındı.
Seçimler,
batı ülkelerinin çoğunun son yıllarda ancak rüyalarında gördükleri türden yüzde
77.7'lik (Gazze'de yüzde 81) katılım oranıyla yapıldı. Hem de işgal altında
yapılmasına; yani adayların tutuklanması, önemli liderlerin demir parmaklıklar
arkasında bulunması, mitinglerin yasaklanması, yolların bloke edilmesine
rağmen...
Yani
Filistinliler, işgal altında 'demokrasi ne kadar işleyebilirse' o kadar Batılı
bir zihniyetle tercihini yaptı. Ve haliyle iktidara, Arafat'ın karizması
olmayınca, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmanın ötesinde bir işe yaramayan,
işgalin getirdiği sorunlarla mücadele etmek yerine İsrail ve ABD'nin dümen
suyunda giren El Fetih'i getirmedi. Kendilerini en iyi İslâmi Direniş
Hareketi'nin (Hamas) temsil edeceği kanaatine vardılar.
Ve Filistin
halkı HAMAS’ı seçti...
Doğrudur ya
da eğridir ama halk böyle istedi... (Halk, iktidarın istediği biçimde
yaratılır, sonra da halk böyle istedi ne yapalım denir. Bu böyle süregelir.)
***** *****
***** *****
Potius
Platius ve George W. Bush...
Aynı
topraklarda, aynı türden halk şokuyla...
Bush,
Hamas’ı kabul etmek zorunda, diğer ülkeler de öyle... Bir zamanlar terörist diye
ilan edilen Yaser Arafat’la nasıl el sıkıştılarsa, aynı şekilde davranmak
zorundalar... Sonucu ne olursa olsun.
İşte
benzer iki durum: birisi dünden, birisi bugünden...
Sonuç?
Mısır Kopt
Kilisesi (Ortodoks Kilisesi), Pontius Platius’un karısını azize, daha alt bir
topluluk da hem karısını azize olarak, hem de Pontius Platius’u aziz olarak
kabul eder.
Bakarsınız,
Hamas’la el sıkışan, halkın kararını tanıyan Bush’u da yıllar sonra, Ortadoğu
halkı prestijli bir lider olarak tarihin altın sayfalarına işler...
Nerden
bilebiliriz ki; belki de Ortadoğu, geleceğin dünyasında biricik, herkesin
içinde yan yana yaşadığı eşsiz bir demokrasi örneğiyle, dünyanın merkezi
olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder