1 Mayıs 2016 Pazar

            DEMOKRASİ VE CEMAAT

Yerel seçimlere hazırlanan sağda, solda, ortada ya da ortalıkta dolaşan siyasi partiler bir bir kongrelerini yapıyorlar. İyi hoş;  bunlar, demokrasinin gereği... Böyle de olmalı. Ancak göründüğü gibi değil hiçbir şey; bu gidişle de göründüğü gibi olmayacak.
Bundan asırlar önce Protogoras, demokrasiyi, “sayıca çokluğun, düşünen azınlık üzerindeki zorbalığı” olarak tanımlamış. Sahi, o günden bu güne, bu kavram değişmiş mi?
Değişmediğini üzülerek gördüğüm için de “cemaat” sözcüğünü taşımak zorunda kaldım başlığa. Sürç-ü lisan edersem şimdiden affola.
Bilindiği üzere cemaatler, belirli kültler etrafında toplanan ve ona kayıtsız şartsız biat eden insanlardan oluşmuş, premodern toplumsal örgütleniş olarak tanımlanır. Genellikle aynı inanıştan gelenlerin oluşturduğu bu tarzda, “kişi” hukuku bile değil, cemaat hukuku ön plandadır. Hal böyle olunca, “birey” olmaktan ya da özgür düşünceden söz etmek olası değildir.
Liberal ekonomik sistemlerde ise, toplumun örgütlenme biçimi, genellikle ortak çıkara dayalı, bireyi geliştiren, dolayısıyla ve aynı zamanda bireylerin geliştirdiği sivil örgütler şeklinde gelişir. Doğal olarak siyasi partiler de siyasi kültlere biat eden insanlar yerine, “daha” birey ve siyaseti, sosyalleşmeden ayırt etmiş; düşüncesini açıkça ifade edebilen insanlardan oluşur.
Bizde ise her şey birbirine karışmış. Liberalleşmeye çalışan bir ekonomik sistem altında, feodal toplum modelinde örüntülenmeye çalışılan, cemaatlerden oluşmuş siyasi partiler yelpazenin her yerinde, mantar gibi bitmekte.
Parti içinde ilişkiler, sosyal boyutta kurulunca, seçimler, birden bire “en bi sosyal” kişinin seçilmesiyle son bulur. Siyasi tercihler ve niçin orada olunduğu unutulunca, inanılan değerler de kültleşiverir birden.
Yelpazenin neresinde yer alırsa alsın, “ahbap-çavuş ilişkileri” diye adlandırılan bu ilkel tarz tüm partilerde hakim. Siyasetimiz cemaat mantığı ile işleyince; vatan, millet, bayrak, Atatürk gibi kavramların içi boşaltılıyor ve ne yazık ki bunlar kült statüsüne indiriliyor.
Unutulmamalıdır ki; temel kavramlarının içi boşaltılmış bir ülkenin devleti de, bütün tarihsel birikimine ve modernleşme mücadelesine rağmen, cemaat devletine dönme riskini her daim taşır...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder