1 Mayıs 2016 Pazar

Devr-i dalâlet
Sine-i Millet
Birileri, bu devri “gaflet, dalâlet ve hıyanet” devri olarak adlandırıp, milleti galeyana getirerek, ülkeyi “bütün orduları terhis edilmiş, tersanelerine girilmiş, memleket bilfiil işgal edilmiş…” olarak gösterme gafletinde bulunabilir…
Millet iradesinin bir ifadesi ve demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan parlamentoyu da meşru saymayabilir…
Hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni “Cumhurbaşkanı seçme” yetisine sahip olmadığı gerekçesiyle, protesto da edebilir…
“İrtica geliyor” diye avaz avaz bağırabilir, bir kaşık suda fırtına yaratabilir…
Tüm bu kurguları Cumhuriyetin temel simgeleri ile süsleyerek, milleti tam ortadan ikiye bölerek karşı karşıya getirebilir…
Ve nihayetinde tek bir söz ile eylemi başlatabilirler…
“Sine-i Millet”
***
Bakınız bu eylemi Mümtaz’er Türköne nasıl yorumluyor:
“Yeni Ulusalcıların tahrikleriyle başlayan "sine-i millet" tartışmaları, gerçekte devletin derinlerinde bulunduğu varsayılan hassasiyetleri hedef alıyor. Muhalefet milletvekillerinin Meclis çalışmalarını boykot etmeleri anlamına gelen "sine-i millet" sözü, siyaset kurumunun muhalefet ayağının iflas etmesi ve er meydanının zinde güçlere terk edilmesi demek. Böylelikle "sine-i millet"ten dem vuranlar, aslında "sine-i devlet"e yönelmiş oluyorlar.”
Devlet Bahçeli de; Ukrayna'da, Gürcistan'da, Kırgızistan'da vuku bulan iktidar değişikliklerinin, halk ayaklanması modeli ile gerçekleştiğini; bu iktidar değişikliklerinin yabancı merkezlerce planlandığını ve "sine-i millet"ten çıktığı izlenimi verildiğini söylüyor.
CHP "demokrasi" ile "sine-i devlet" arasında bir tercih yapıyor. CHP mütereddit, ama yine de demokrasiden yana tavır alıyor.
Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin "Sine-i millete dönülerek AKP Meclis’te yalnızlaştırılmamalı" görüşüne destek verdiğini açıklıyor: "En karışık konular dahi akıllı değerlendirmelerle çözülür. Demirel’den Bahçeli’ye kadar süreci doğru okuyan pek çok önemli isim, sine-i millet olasılığının gerçekçi olmadığını görmüş durumda" diyor.
***
Kime aitti “sine-i millet”e dönme fikri?
Murat Yetkin’e göre “sine-i millet tartışması CHP'den kaynaklanmadı. El altından körükleyenler arasında birkaç CHP milletvekilinin adı geçmesi, bu durumu değiştirmez. Sine-i millet tartışmasını başlatıp körükleyenlerin daha çok Meclis dışından olduğu, Arınç'ın da saptadığı gibi, doğrudur. Ancak bunlar arasında MHP'nin, en azından yönetiminin olduğunu söylemek de doğru değil.”
O halde kim bu meclis dışındakiler?
Neyi amaçlıyorlar?
Yanıtı Türköne’ye bırakalım:
“Statükodan çıkar sağlayanlar, seçimle gelenlerin temsil ettiği değişim talebine karşı, dokunulmaz gibi görünen devletin saçakları altında kendilerine bir yer bularak, değişimin rüzgârına direnmeye çalışıyorlar. "Sine-i millet", yani gerçekte "sine-i devlet" çağrısı, devlet içine çöreklenen bu iktidarın çıkarlarını savunmak ve sürdürmeye çalışmaktan başka bir anlam taşımıyor.”
***
Şimdi her şey durulmuş görünüyor. Sonuçta bu ülke Cumhurbaşkanını seçecek. Hem de bu meclis eliyle… Bir zamanlar ‘takunyalı’ denilerek Cumhurbaşkanlığı tartışılan Rahmetli Turgut Özal’ı hatırlayınız…
Ne demişti?
 “Alışırsınız, alışırsınız…”
Alışılmayan bir durum var oysaki: “mevcut seçim yasası”
Seçim barajları kalkmadan yapılacak her seçim aynı tartışmayı yine gündeme getirecek, meşruluk tartışmaları hep sürüp gidecek…
Diyelim ki erken seçim yaptık, meclis aritmetiği pek de değişmedi, Cumhurbaşkanı seçmeyip, “Devr-i dalâlet” deyip, ara rejime mi geçeceğiz?

O halde iki düşünüp bir söyleyelim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder