1 Mayıs 2016 Pazar

“Medya: Yalan, Manipülasyon·
Medyanın, medya tanımına uygun bir nitelik kazanması, için toplumun vicdanı olması gerekir. Bu yüzden gazete, radyo, televizyon vb. gibi iletişim araçlarının gerçeğin haberini vermesi gerekir.
İnsanları olup bitenler hakkında 'doğru bilgilendirme' gereği de medyanın özel çıkar ve kâr aracı olma durumuyla çelişir. Başka türlü ifade etmek istersek, 'Kamu yararı' gerekçesi bir bütün olarak medyanın bir özel kazanç alanı haline getirilmesini engellemeyi gerektirir...
Şimdilerde medya büyük bir güç ve etkinliğe ulaşmış durumda ama çelişik olarak gücü ve etkinliği arttıkça, medya olmaktan da çıkıyor. Hızla yalanın, manipülasyonun, dezenformasyonun, sömürünün, baskının, ahlaki çürümenin, kültürel soysuzlaşmanın bir aracı haline geliyor...”
Özgür Üniversite forumunda, medya üzerine tartışma böyle başlamıştı geçen yıllarda.
*****     *****     *****
Döndük dolaştık yine aynı konuya geldik bir yıl aradan sonra.
Neden mi?
Pek çok neden sayılabilir ama ben yalnızca, Konya’da yaşanan; kimilerinin “münferit”, kimilerinin de “münferit değil” şeklinde yorumladıkları gazeteci Aliye Çetinkaya’nın, Konya'daki "Resul'e Sadakat Yürüyüşü" sırasında, eylem alanında bulunan yaklaşık 30 kişilik bir grubun, Kuran-ı Kerim okunurken "Başı açık ve uygunsuz oturduğu" gerekçesiyle "Kahpe, in aşağıya, kafir" diyerek, saldırıya uğraması nedeniyle bu yazıyı kaleme alıyorum.
Bakınız kimler ne demiş bu olay karşısında...
Protesto yürüyüşünü düzenleyen Halk Eğitim Dayanışma ve Araştırma Derneği (Heda-Der), Aliye Çetinkaya hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 30. Maddesi uyarınca huzur ve sükunun bozulmasına sebebiyet vermekten dava açtıklarını açıkladı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Basın Konseyi ve çeşitli kadın kuruluşları olayı kınarken, Milliyet gazetesi yazarı Ece Temelkuran, olayın basında "münferit bir hadise" gibi ele alınmasından ve yeterince önemsenmemesinden yakındı. Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci ise "Bir basın mensubuna ne hakaret ne de taşlı sopalı saldırı kabul edilebilir. Ancak, oradaki halkın değerlerini dikkate almayan bir tutumu varsa bu da muhabirin yanlışıdır" dedi.
Cumhuriyet gazetesi muhabirlerinden Hatice Tuncer ise Konya'da yaşanan bir kadın gazeteciyi hedef alan bu olayda ve pek çok benzer örnekte, basın özgürlüğüne saldırıdan öte, Türkiye'deki demokrasi anlayışındaki temel bir eksiklik kendini gösteriyor: "Farklı olana tahammül edememe buradaki esas sorundur."
         Tüm bunların dışında ne olmuştur Konya’da? Olay hangi derinliktedir bilen yok...
*****     *****     *****
Görünen, bilinen o ki; yazının başlığının kısaca özetlediği gibi bugün medyanın işi; bazı önemli konuları bahane edip, farklılığa tahammülsüzlüğü körüklemek, olayları manipüle ederek, çeşitli çıkar gruplarının davulunu çalmak, pastadan pay kapma kaygısıyla, nerede mama orada medya ilkesizliğini, biricik ilke olarak meşrulaştırmaya çalışmak, otorite kimse ondan yana olmak, bir ülkenin olmazsa olmazı olan medyayı, toplumun dengesini güçlüden yana  sarsmaktan öte bir şey olmadığıdır.
Hep söylediğim gibi, bu durumu ise yerel basın aşacak...
Çünkü, ülkenin mevcut durumundan yararlanmayı düşünmeyen bir tek yerel basın kaldı...



· Özgür Üniversite Forumu’nda tartışılan konu başlığı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder